Bugün 29 Kasım 2011. Günlerden Salı. Bu blogda ne kadar normalden uzak bi çift olduğumuzu sizlere kanıtlarıyla anlatmayı planlıyorum.
Akşam saatleri, oturmuşum harıl harıl çalışıyorum. Ne için? Sevgili adama tutuşmuş parmaklarım yine. Onu, beni, biz'i yazıyorum çok derin. Klavyeden dumanlar yükseliyor. Kulaklığı da takmış tam konsantrasyon sağlamışım. Fonda Röyksopp, Bjork devam ediyor kendi halinde, ben kelimelerimle devam ediyorum kendi halimde. Hem yazarken heyecanlanıyorum, hem sevgilim okurken neler yapacak, sonrasında ne tepkiler verecek meraktayım, hem bu gece okusun sevgilim istiyorum, hem acele işi sevmem hele ki yazmak aceleye gelecek son iş bile değil. Eskaza bi dış uyarıcı odaklanmamı bozarsa, dağılacağımı biliyorum.
Öyle kendimi kaybetmişim ki sevgiliyi bile görmüyorum. Tabi ki benim çocuk, benim şımarık, benim ilgi aşığı, benim hınzır, benim yaratıcı, benim muzır, benim fırlama sevgilim bi şey yapacak kendini hatırlatacak. Ama öyle sıradan şeyler olmaz elbet. Hep olduğu gibi ona ve biz'e yakışır bi isyankarlığı, bi marjinalliği olacak. Olmadığı gün yok zaten. Derken Whatsapp'ın ışığı yanıyor. Bakmayayım diyorum, gördüm artık. Mecbur açıp bakacağız kim yazmış. Bakıyorum, sevgilim. Enteresan. Aa fotoğraf yollamış fakat uzaktan ufak haliyle pek bi şeye benzetemiyorum. Get imeyc diyorum bakalım ne gelecek. Bakayım, yok olamaz. Gerçekten yapmış mı bunu?
Ne yazayım bu fotoğrafın altına veya üstüne bilmiyorum. Sadece bakın lütfen;
Çok mu önemsiz? Çok mu basit? Anlamsız?
Peki yalnızca dört portakalın üzerine onları soyarak ismimi yazan ve bunu fotoğraflayıp bana durduk yere gönderen yaratıcı sevgilimin beni ne kadar mutlu ettiğini biliyor musunuz? Ya da kendisi için ne kadar önemli olduğunu? Biz de böyleyiz işte. Bunlar bizi koltukların üzerinde zıplatmaya yetiyor. Şu sahne benim için pekala doğum günü hediyesi olabilirdi. Veya yıldönümü. Veya başka bi gün.. Hoş biz ilişkiye başladığımız tarihi de bilmiyoruzya :) Velhasıl kelam ve sevgili deyimiyle söz temsili; tam da şu gördüğünüz dört portakal gibiyiz. Öyle huzurlu, öyle çocuk, öyle mutluyuz; büyük çoğunluğun "şu kadarcık şey" dediği detaylarla.
Bu da hiç yapmadığım bi şey olacak, konuşmalarımızı saçmaktan hoşlanmıyorum fakat söz konusu Whatsapp olunca güven olmuyor, bu tepkileri buraya not düşmüş olayım yıllar sonra çekmecede bulmak adına;
Evet normale yakın değiliz ve kişisel tarihimiz bu ve benzeri 'kocaman ufaklıklarla' dolu olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder