29 Kasım 2011 Salı

Gelin Bohçası


Damadın söz bohçası olur da, benim olmaz mı?

Oldu tabi ki. Geçtiğimiz günlerde Balıkesir'den sözümüz için gelmiş olan ablamızla birlikte ufak bi çarşı alışverişi yaptık. Bu tip meselelere soğuk olan beni sağolsun (görümce demeye dilimin varmadığı) ablam hiç zorlamadı. Zevklerimiz de birbirine çok yakın olduğu için bize zorunluluktan ziyade gezmek, birlikte yemek yemek ve kahve içmek için bulunmaz bi fırsat oldu. 
Önce Kadıköy'den vapurumuza atladık ve bu işlerin olmazsa olmaz mekanı Eminönü/Kapalıçarşı'ya doğru yola çıktık. İlk hedefimiz şık bi elbiseydi fakat bilenler bilir, oralarda giyim adına bana hitap eden bi mekan yok ne yazık ki. Onun için bu konuda şansımızı çok zorlamadan bohçaya gereken diğer ufak tefek çamaşır alışverişini tamamladık. Ordan kumaşçıya geçip uçuk pembe ve küçük parıltılarla kaplı tülden 150cm aldık. Üzerine fuşya organze kalın kurdeleden de işimize yarayacak kadarını alıp o dükkandan da çıktık. Ardından benim daha önce beğenmiş olduğum gösterişli nişan bohçasını aldık fakat onun fotoğrafını şimdiden burda paylaşmayacağım, zira kıskancım biliyorsunuz :) Nişan zamanı boy boy sergileriz efem. 

Nerde kalmıştık. Eminönü'nde işimizi bitirip Kadıköy'e dönmeye karar verdik. Elimizdeki paketleri tanıdık bi mağazaya bırakıp acıktığımızı da anca farkederek yemek yemeye karar verdik. Balıkesir'den misafirim gelmiş, en güzel şekilde ağırlamaz mıyım? Favori mekanımız Kekik'te aldık soluğu. Tabi müdavim olduğumuzdan tanıyorlar beni, hemen tanıştırdım görümcem diyerek misafirimi. Yemeklerimizi seçtik ve sonra tabi ki daldık koyu bi dedikoduya. Öyle yemeklerimizi yemiş, çaylarımızı içmişiz. Bıraksalar bi kaç saat daha kalır sohbeti bölmezdik ama iş beklemez tabi. Kadıköy'üm canım benim ya. Ne aradıysam elimin altında. Süreyya Operası'nın ordan vurduk kendimizi aşağıya, önümüze ilk çıkan mağaza solda Adil Işık tabi. Buraya bakalım dedik girdik. Giriş o giriş. Zahmetsiz insanım vesselam, üç elbise beğendim, aldım kabine. Seçerken gözüme ilk çarpanı da önce denedim. Perdeyi açtım ve ablam da benim gibi düşündüğünü belli ederek "çok güzel olmuş, çok yakıştı" dedi. Diğer iki elbiseden yalnızca birini haksızlık yapmayalım diye denedim fakat biz çoktan kararımızı vermiştik. 






 Hani o elbise diyenler için hızla geliyor; 


Bu açıklamayı da not düşeyim ama tek şartla; beğenip gidip alanlar olacaksa, benimle pişti olmadan kullansın lütfen :) Yukarda da bahsettiğim gibi, elbise Küçük Sırlar by ADL - Adil Işık.



Elbise durumunu ortalama 15 dakika içerisinde çözünce, bize bol vakit kaldı tabi. Son işimiz olan parfümü de hiç yorulmadan girdiğimiz ilk parfümeriden benim yıllardır vazgeçilmezim olan parfümüm Lolita Lempicka'yla hallettik. Alışlanlıklarım bâki. Lolita dışında Kenzo Jungle, Wish, Hypnotic Poison, Escada Magnetism, Versace Crystal Noir, DKNY Be Delicious Red hali hazırda hala kullandığım parfümlerim arasında. Evet biraz düşkünüm fakat ikisini ayrı koy derseniz Lolita Lempicka ve Kenzo Jungle evlatlarım gibidir :)
Biz alışverişi böylece tamamlamış olduk. Hem hızlı oluşumuz, hem zevklerimizin uyuşu sayesinde kahveye de vaktimiz kaldı. Yine favori kahvecimizde birer yorgunluk kahvesiyle bi tutam daha dedikodu yaptık ve ardından kalkıp bıraktığımız paketleri de alarak evin yolunu tuttuk. Sevgilinin evinin tabi ki :) 
Günün kritiği, alışveriş notları ve yemeğin ardından da bendeniz evime bırakıldım.






Ortaya çıkan mis gibi söz bohçamı ve hemen yanında parfümümü sizlere takdim etmekten gurur duyarım :)





 Tabi gelin bohçası damadın ki gibi olmadığından diğer ayrıntıları yayınlamıyoruz :) Bunlar da tadımlık diyelim..



Sizce de değmemiş mi? :)

1 yorum:

  1. yenihayatadairhersey.blogspot.com
    bloğuma beklerim bohça düzenleme :)

    YanıtlaSil