1 Ocak 2013 Salı

Yeniyılyeniyıl

Geçtiğimiz yılbaşında da bloguma aşık olduğum hediyemle, müzikli atlıkarıncamla başlamıştım. Mükemmel sevgilim bu yılbaşı da bana aşık olduğum bir şey getirdi. Biz ona kızımız diyoruz, ilk kez anne-baba olduk diyoruz. Bundan sonra gittiğimiz her yere bizimle gelecek, geceleri erken uyuyacak, yanında konuşmalara dikkat edilecek. Güzelliğini benden, gülücüklü yüzünü sevgilimden alan Mila'ya merhaba deyin :)


Bu yılbaşında da geleneği bozmadık ve Doğan Malikanesi'nde - :) - ailece samimi, sıcak, bol yemekli bir akşam geçirdik.
Zaten normalde de harala gürele kutlamaları tercih etmediğimiz için, hele yılbaşının o ekstra kalabalığında dışarda bir programdan özellikle uzak duruyoruz. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi, bu yılda da bizim evde ailece yemeğimizi yedik, benim için erken bir ön-pasta üfledik :)
Öncelikle 30 Aralık 2012 akşamı malum yemek-meze alışverişimizi yaptık. O gün akşama kadar evlerde miskin miskin dinlenip, akşam ailece çıkıp Tepe Nautilus'ta sevgilicim Cumhur'la buluştuk. Alışveriş öncesi deli gibi acıkmış karınlarımızı doyurduk elbette. Üstüne de bol çikolatalı birer cup Choconette!
Ardından annemi kendi halinde gezinmeye bırakırken, babam-Cumhur ve Can üçlüsünün elektronik gezinmelerine bendeniz koşar adım yetişmeye çalıştım. Can'ın PSP ve oyun istekleri, Cumhur'un uzman olarak bu isteklere çözüm ve yorumları, babamın konuyu erteleme çalışmaları derken saatler geçiverdi. Üçlü sonunda bir anlaşmaya vararak konuyu kapattı ve yeme-içme alışverişi için annemi bulma aşamasına geçebildik. Bu arada annemin yılbaşı hediyesini de pas geçmedik ve onu en çok mutlu edecek elektroniği alıverdik. Telsiz ev telefonu uzun zamandır bozuk olan anneyi kablolu eski telefondan kurtaracak olan gıcır bir telsiz!
Annem bizden önce mutfak alışverişinin çoğunu tamamlamış ve en sona içki alışverişi kalmıştı. Sepet Cumhur'da, babam önde, o arkada gezinip durdular. Burada kısa bir itiraf yapacağım; Cumhur'un damattan öte bir evlat olduğu o kadar aşikâr ki, babamı ve onu saatlerce alışverişte izlemek hem kıskandırdı hem gururlandırdı.
Bizim evde herkes farklı bir içki tercih ettiği için, farklı pek çok içki alıyorduk ki; sevgilim hayırlı damat olarak "baba yılbaşı bu sepetinde bi çok şişe var, fiyatı da toplamda daha uygun gibi" uyarısını yaptı ve kayınpederi de bu öneriyi gözardı edemedi ofkors :) Gerçekten o çeşitliliği epey uygun fiyata bir araya getirmişler, buyrunuz yılbaşı sepetimiz..


Alışveriş sonunda aramızda en dinç kalan yine ailemizin kahramanı sevgilimdi. Kasadan geçenleri poşetlere doldurup, ordan sepete aktarmayı ve sepeti kullanmayı ihmal etmedi. Bu arada dikkatimden kaçmayan bir başka mesele de sevgilimin alınanları kategorize ederek poşetlemesi oldu. Mutfak ürünleri bir poşete, abur-cuburlar bir poşete, temizlik vs ürünleri başka bir poşete.. Ve hepsi ağırlıklarına göre orantılı. Harikulâde! Evlenilecek erkek kesinlikle O :)
Bu maratonu da tamamladıktan sonra alışveriş yaparak elde ettiğimiz çekiliş hakkımız olduğunu öğrendik. Hem de ne çekiliş! Volvo C70 kazanma şansı! Tabi ki çekilişe İnci Doğan adıyla katıldık, eğer çıkarsa falan ruhsat işlerini benim üstüme yapmamız gerekir, gerekmeli falan. Babamın arabası var zaten, napcak onu di mi? (kahkahalar)
Ve böylece yılbaşı alışverişimizi bitirip, eve döndük. Birer yorgunluk çayının ardından sevgilim de eve gitti. Pardon öncelikle evin becerikli damadı olarak annemin yeni telsiz telefonunu bağladı, öyle gitti. Atlamayayım bu ayrıntıyı :)
Gelelim 31 Aralık 2012 gününe. Sevgilim yarım gün çalışacağı için gündüz saatlerini evde tembel tembel yatarak geçirdim. O'nun da işleri epey uzun sürdüğü için ancak akşam 18:00 gibi çıkabildik. Hem şöyle bir hava almak, hem yılbaşının Kadıköy'e getirdiklerini görmek için bir kaç saat dolaştık. Boğa'daki devasa çam ağacını da fotoğraflamadan geçmedik.


Dolaşırken dolaşırken sevgilim "doğum günü programın hazır ama yeni yıl için aklımdan geçenlerden birinde karar veremedim, beraber seçelim mi sana yeni yıl hediyesi" diyince reddedemedim. Gerçi biz birbirimize her zaman hediyeler alıyoruz, başkalarına ufacık gelicek ama bizi mutlu edicek sürprizler yapıyoruz ama.. O 2-3 haftadır iş dolayısıyla sürekli Bursa'ya gidip geldiği için ancak doğum günüme program yapabilmiş, yılbaşını yetiştirememiş. Aslında en güzeli Mila'ydı benim için ama, ben de gardrobu kışlıklar konusunda çok zayıf olan biri olarak bu tercihimi muhteşem iki kazaktan yana kullandım. Her kıyafet alışverişimde de yanımda sevgilim olmasa, olmaz. Diyorum ya, modanın dahi çocuğu kendisi. Bir erkek bayan giyimi konusunda bu kadar mı zevkli olur? Tamamen sevgilinin seçimi olan o harika kazaklar;


Kazaklarımı aldıktan sonra gecenin en önemli ve olmazsa olmaz mezesini almak için "bizim midyeci çocuğun tezgahına" doğru yola çıktık. Kadıköy balık çarşısının bitişinde, Hacıoğlu-Beyaz Fırın-Şekerci Cafer Erol üçlemesinin ortasında tezgah açan gencin midyeleri inanılmaz güzel. Biz ne zaman yiyecek olsak mutlaka onu ararız. Tezgahı açmış olmazsa da o gün yemeyiz, o derece. Neyse ki yılbaşı şerefine midyecimiz yerindeydi. Benim gözüm midye dolma konusunda asla doymadığı için, "25 tane mi alsak, 50 tane mi alsak?" diye biraz gidip gelmedim değil açıkcası :) Sonuç olarak sevgilinin engellemesiyle 25 tane alarak doğru evin yolunu tuttuk.
Eve gelip kısa bir sürede hazırlandım ve ardından geçen yıl poz verdiğimiz yerlerde aynı pozları vermeye çalıştık :) Bir yıl bizlere neler getirmiş bi baktık. Ben sarışın olmaktan vazgeçmişim, Can biraz daha büyümüş, Cumhur yine aynı mı?


Daha sonra babam geldi, hep birlikte masaya geçtik. Maalesef güzelim masanın fotoğrafını çekmeyi unutmuşum. Annemin emekleri fotoğraflanmayacak gibi değildi açıkcası ama artık önümüzdeki yılbaşı masasını sevgiliyle bizim evimizden yayınlayacağız :)
Yemeklerimizi yedik, muhabbet sohbet derken saat 00:00 olmuş bile. Son anda farkettik ve derhal Cnbc-e'yi açıp Victoria's Secret defilesine geçiş yaptık. Melekler de melek hani gerçekten, hayranlıkla izledik efendim. Araya da 00:10'da Biscolata yakışıklılarının yeni reklam filmini sıkıştırdılar. Oldu mu size hem güzeller, hem yakışıklılar geçidi. Şovun sonuna doğru biz de son içkilerimizi içmek üzereydik ki, bendenizin 2 Ocak'taki doğum günüm için ön pasta kesimine geldi sıra. Pastayı da ellerimle yaptım. Tatlı ve çikolata canavarı sevgilime de hediye gibi geldi aslında :) Ben pastanelerin yaş pastalarını oldum olası pek sevmem, hatta küçüklüğümden beri kendi doğum günü pastalarımı yemeyişimle anılırım. Bu yıl da hazır bir pasta yerine Dr.Oetker'in Köstebek Pasta'sını tercih ettim. İlk kez yaptım ama hem yapılışı çok kolay ve pratikmiş, hem de kendisi çok hafif ve oldukça lezzetli. Tavsiye olunur bayanlar..


Pastamı üfleyip kestikten sonra da salonda kağıt fenerler ve yılbaşı ağacının loş ışığında güzel fotoğraflarımız olsun istedik ama canavar kardeşim Can sağolsun çekesi gelmedi bir türlü. Flaşı özellikle kapattığım için pozlama maksimum hassasiyete geldiğinden ve kardeşim de sabırsız olduğundan titrek ama değişik bir pozumuz oldu. Sanatsal denebilir mi?


Pastalarımızı da hüplettikten sonra sıra geldi ufak ama şirin çam ağacımızın eteklerinde açılmayı bekleyen hediyelere! İşte en güzel kısım bu sanırım. Ben ailemin bana aldığı hediyeleri açtım ama fotoğraflarını doğum günü blogumda paylaşacağım. Annem, babam, Can ve benim sevgiliye aldığımız kaz tüyü montu yüzünü nasıl güldürdü tahmin edemezsiniz. Onun bu çocuksu sevincine bayılıyorum. Arayıp da bulamadığı tarzdaki montu geçtiğimiz haftalarda Optimum'da görür görmez almıştık annemle. Beğeneceğine emindim ama yüzündeki o somut mutluluğu görmek de benim hediyem işte. Dediğim gibi geçen haftalarda annemle yılbaşı hediyeleri için çıktığımız alışverişte herkesin hediyelerini almıştık. Babama rengini benim seçtiğim polo tarz pespembe bir kazak, Can'a kendisinin bizzat seçtiği sezon modası geyik-kar temalı bir kazak, anneme yılbaşı geleneği olarak en kırmızısından spor bir mont.. Tebrikler, teşekkürler, iyi dilekler, gülücüklerle hediye kısmını da bitirdik.
Sadece 2013 değil, her yılımız böyle birlikte, mutlu, gülücüklü geçsin inşallah. Bu günler bir arada olmak için sadece ufak temalar olsun; birlikteliğimiz daim olsun; sevgilim, annem, babam, kardeşim her zaman yanıbaşımda dursun. Bu yılbaşı baba evinde resmi olarak son yılbaşım olsa da, bundan sonraları için ikinci bir evimiz daha olacağının başlangıcı olsun. O masa hangi evde olursa olsun, etrafına bizi eksiksiz toplasın.
Sizlerin de 2013'ten tüm beklentileri eksiksiz gerçek olsun.
Hep söylediğim gibi bize bakan insanların içinden ne geçiyorsa, bin katı onların olsun.
Sevgiler.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder