"Tüm gelinlikler beyaz ve birbirinin aynı" diyenlerden misiniz? Ben kendim için bakmaya başlayana kadar onlardandım. Ama pek tabi öyle olmuyormuş. Sanırım 2012'nin Haziran ayından beri falan gelinlik bakıyorum :)
Genellikle tüm gelinler gibi "biraz da ondan, şurasına da şundan, o eksik kalmasın ondan da" mantığında biri asla olmadığım ve ne istediğimden ziyade, ne istemediğimi çok iyi bilen biri olduğum için karar vermekte zorlandığımı söyleyemem. Fakat esas zorluk orada başlıyormuş. Sade aslında en zoru derlerdi, doğruymuş. Çünkü istisnasız gelinliklerin tümü o kadar abartı, o kadar karmaşık ki; benim aklımdaki o sadelik yerini karamsarlığa bırakmak üzereydi. Net olarak bilemem ama sanıyorum ki gördüğüm gelinlik görselleri yaklaşık olarak beş-altı binleri falan bulmuştur. Bunların içerisinden kendime oluşturduğum klasörde "elenmiş" bin tane gelinlik görseli vardı. O bin görsellik klasörümü aldım kolumun altına, tabi ki beynini en çok yediğim insan Zero'ya gittim bir akşam. Oturduk sabaha kadar baktık, durup saatlerce fikirler yürüttük, sağolsun Berrin teyzecim de katıldı bize. İnsan o kadar çok gelinlik görünce amacından da sapacak durumlara geliyor. İster istemez aklınız çeliniyor. Mesela asla mermaid model giymem derseniz, kendinizi "off bu muhteşemmiş" derken bir mermaid modele bakarken yakalıyorsunuz. Gibi.. O gece oh mis gibi verdik baş başa Zerocum ve Berocum, sabaha kadar oturup seçeneği 2'ye indirdik. İyi ki varlar.
O kadar çok detay ve model gördüm ki, dikebilme yeteneğim olsa kesinlikle dikebilecek mertebeye ulaşmıştım. A line, ball gown, mermaid nedir, hangisinin içinde ne materyaller kullanılır, hangi modelin kumaşı hangisidir vs teknik bilgilere oldukça hakimim artık.
Gelinlik seçmeye çalışıyorsanız emin olduğunuz tek şey "beyaz" olacağı oluyor. Hatta o bile şaibeli. Mesela beyaz mı, kırık beyaz mı, ekru mu ve hatta ten rengi, çok açık pudra mı falanlar bile aklınızda net değil. Benim kesinlikle emin olduğum ilk konuysa dantelin ne olursa olsun asla ne duvakta ne gelinlikte kullanılmayacağıydı. Şahsi fikrim; dantelin aşırı kitsch bir unsur olduğu. Özellikle gelinlikte hiç oluru, kurtarırı yok. Asilden ziyade demode bir seçim bana göre. O yüzden en azından öncelikle materyali bir kumaş azaltmıştım ilk olarak.
İkinci düşüncem öyle taş-tuşun gelinliğe hiçbir durumda yakışmadığı. Baştan aşağı taşlı bir abiye giyebilirim mesela, ama gelinlik için uygun olmadığı kanısındayım.
Böyle böyle bir çok kumaşı ve materyali eledim. Tabi ki hepsini yazarak sonuçta nasıl bir gelinliğe ulaştığımı belli etmeyeceğim :) Yalnız o binler arasında görür görmez ilk olarak "budur!" diyerek vurulduğum modeli şu an diktiriyor olduğumu belirteyim. Dönüp dolaşıp ona döndüm. İlk önce beğendiğim ve en sade olanı ve tabi ki en mükemmeli. Böyle kendimden çok emin bir "en mükemmeli" diyorum ya; o güven sevgilimden kaynaklanıyor. Gelinliği ona hiç göstermedim, göstermeyeceğim de. Ama bu konunun merkezindeki insan olarak bana sadece hep tek bir şey söyledi. "Ben en güzel, en mükemmel gelinliği alacağım sana. Hiçbir şeyde aklın asla kalmayacak." Bu onun her zaman ki tavrı. En başından, ta arkadaşlığımızdan beri benim için en mükemmeli yapan bi adam o. Hem de tek başına, kimseye yaslanmadan. Bu güne gelene kadar hiçbir şeyim asla eksik olmadı. O bana her zaman en güzelini, en mükemmelini sundu. Ben hep onunla gurur duydum, göğsüm kabardı. Yanımda, elimi tutan, böyle gurur sebebi bir yol arkadaşım varken, elbette biliyorum ki en mükemmeli gerçekten benim olacak.
Modeli seçtik de iş geldi en önemli kısmına. Kim dikecek?
Moda evlerinin merkezinde -Kadıköy'de- yaşıyorum ama bu işler ünlü moda evi falan olmaya bakmıyo. Çünkü hangi moda evi olursa olsun, dikecek olan terzisinin elinden ne çıkacağı tamamen şans. Ne kadar pahalı o kadar iyi mantığı da yok. Burada devreye öncelikle kısaca bir araştırma yapmak giriyor. En ünlüsünden, en kenarda kalmışına kadar başlangıç olarak örneğin 4-5 moda evi gezmek şart. Hem aynı modele kaç farklı fiyat verildiğini görüyorsunuz ve ortalama bir fikriniz oluyor; hem de elinizde sadece görseli olan modeli ortaya çıkarmak için kullanılacak kumaş-materyal seçeneklerinden haberiniz oluyor. Siz görselde sadece istediğiniz modeli görüyorsunuz, oysa moda evi size gereken kumaşı, tekniği anlatıyor. Belki düşündüğünüz bir ayrıntının teknik olarak mümkün olamayacağını söylüyor veya hiç aklınızda olmayan bir detaydan bahsediyor ufkunuz genişliyor. Yani gezip fikir almak kesinlikle başlangıç adımınız olmalı. Ben Kadıköy'de çok çeşitli moda evleri gezdim. Fiyatların arasındaki farklar çok şaşırtıcı öncelikle. Sonrasında dediğim gibi, beğendiğiniz gelinlik için gerektiğini söyledikleri kumaş bile değişiyor. Bu da size öğretici oluyor haliyle.
Karar vermeden önce ikinci durak; tavsiye. Daha önce gelinliğini canlı canlı gördüğünüz, bir yakınınıza dikim yapmış bir moda evi. Ben melek kuzenim Zuhal'in gelinlikçisiyle görüşmek için Fatih Gelinlikçiler Çarşısı'na gittim. Zuzu'm nişanlığında çok kötü bir tecrübe yaşadığından, gelinliğini korka korka diktirmişti. Ama sonuç muhteşemdi. Burada tavsiye önemli tabi. Daha önce bir yakınınızı mutlu göndermiş bir moda evi, sizin için en ünlüsünün bile önüne geçiyor. Güveniyorsunuz en başta. Benim seçtiğim modelin kumaşı çok özel ve hatayı yüzde yüz gösterecek bir kumaş. Buna ek olarak bir de çok çok sade bir gelinlik seçmiş olmak, karmaşık ve bol işli-taşlı modellerden çok daha riskli. Görüştüğüm her moda evi bana bunu söyledi "sade her zaman en risklisidir." Neyse efendim, Zuzu'yla birlikte onun gelinlikçisiyle de görüştüm ve o güne dek aralarında en öne çıkanı elbette orası oldu. Prensipte anlaştık ve kesin anlaşmayı yapmak için Şubat'ta görüşmek üzere oradan ayrıldık.
Fakat insan bazen burnunu ucunu göremiyor olsa gerek ki, ben çalışmalarına en çok güvendiğim moda eviyle görüşmeyi unutmuşum. Gelinlik 21!
Aklımda bir tek orası kalmıştı. Derhal bir randevu alarak görüşmeye annecimle birlikte gittim. Diktikleri her şey mi kusursuz olur? Bence gelinlik piyasasının tek markası olma yolunda hızla ilerliyorlar. Yurt içi ve yurt dışında 9 şube ve 2 şube daha çok yakında İzmir ve Bursa'ya açılıyor. İsimlerinin altı da hiç boş değil. Bu kadar çok şubeye rağmen dikim kalitesi aynı kalıyor, çünkü hangi şubeye sipariş verirseniz verin atölyeleri Kadıköy'de ve bütün dikimler orada yapılıyor. Ben de bu güvene karşı koyamadım tabi ki!
İlk görüşmemizi 7 Aralık'ta yaptık ve o gün anlaşarak sözleşmeyi imzaladık. Bunun şerefine ömrümde ilk kez gelinlik giymiş olabilir miyim sizce? Bence olabilirim :) Benim gelinliğimle uzaktan yakından alakası olmayan bir modeli seçtim ve denedim. "Nasıl bir duygu?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Tanımlamak biraz zor aslında. Mesela ben baştan sona benimle alakasız bir model denedim ama yine de onun içinde bile insan kendini bambaşka hissediyormuş. Sanırım tüm gelinler aynı şeyi hissediyor. O yüzden dışardan bakılınca bize ne kadar zevksiz görünse de "her gelin güzeldir" cümlesi galiba biraz doğru. Modeli, kumaşı, tarzı nasıl olursa olsun her gelin onun içinde aynı duyguları taşıyor. Evrensel bir duygu ve gerçek bir büyü.
Sevgili annemi bu görüntüyle ağlatacağımı düşünüyordum ama yanılmışım :) Sanırım bana ait olmadığı için çok duygulanmadı. Sadece "bu bile güzel" diyebildi. Galiba gelin anneleri de aynı evrensel duyguyu paylaşıyor.
Sözleşmeyi yaptıktan sonra ilk provama kardeşcim Zero'yla birlikte 28 Aralık'ta gittik. Ölçülerim, detayların net halleri, kumaş ve renk seçimi, aynı şekilde kuşağımın renk ve kumaş seçimi, yeri, büyüklüğü, duvak şekli, uzunluğu gibi tüm konuları hallettik. Kendi gelinliğime henüz somut olarak dokunmuş değilim, bunun için ikinci provam 12 Nisan'da gerçekleşecek. O günden fotoğraf paylaşmayacağım için, sizlerle bu yazımda bana göre sıradan, ama 2012'de bir çok gelinin tercih ettiği modeli, o meşhur kırmızı kadife prova basamağında denediğim anı paylaşacağım.
Galiba bütün gelinlikler aynı duyguyu yaşattığı için gerçekten "birbirinin aynı" ve bütün gelinler güzel :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder