24 Ekim 2011 Pazartesi

   Sunu...

  Değişmeyen, sabit, durağan duygulardayım uzun zamandır. Ne zamandır bilmiyorum ya neyse. Sayamadığımdandır bana uzun gelmesi. Günleri, ayları, yılları saymayı terkedeli ne kadar oldu bilmiyorum. Saymıyorum.
Ne kadar zamandır saçmalamadan, eğilip bükülmeden, şekil değiştirmeden, vazgeçmeden sende olduğumu bilmiyorum. Bilmemek başka hazları doğuruyor. Bilmelisin ki düşüncelerim orgazma ulaştı. Oralarda gezinmekten hoşnut. Bilmediğim bir huzur var seninle aramda. Bilmiyorum çünkü daha önce huzur diye adlandırdığım şeyi değiştirdin. Düşüncelerime reform getiren adam, duygularımın rönesansı da sensin. Bir önceki iktidarda, asla gezilemeyen sokakları vardı içimin. Ve içimde duvarlardan bakmaya çalışan binlerce insan... Her biri idam edildi, bir diğerine ibret olsun diye. Zamanla istediğim refahı sağladım içimde. Biraz serbest bıraksam çıkması muhtemel isyanlar, devrilen her idam taburesiyle tarihe gömüldü. İşte huzur buydu benim ülkemde genç adam. Sıkı yönetim şarttı. Kendi Berlin'imin Hitler'iydim ben.
   
  Devrildim.

  Muhalefet olmadan da bir iktidar devrilebilirmiş. Gelişin isyanla olmadı. Biliyordun ki, ayaklanma başlatırsan içimde; kaleler yüzüne kapanacak, köprüler yakılacak, ülkemle bütün bağların dönüşü olmadan koparılacak. Belki idam bile ederdim seni. Huzurum ve refahım herkesten önemli çünkü.
Rengi mühim değildi huzurumun. Griydi ama umrumda da değildi. Oysa ki sen, uzak ülkenin gezgin ressamı, gezdiğin sokakları yeryüzünde hiç görmediğim tonlara boyadın. Bir sabah uyandığımda ülkemin tüm sokakları tuvalinden düşen renklere bürünmüştü. Ve içimdeki insanlar alkışlarla karşıladılar seni. Değişim, bu ülkenin yasak kelimesiyken korkmadan, cesurca ama haykırmadan, öyle sakin, öyle güzel fısıldadın ki yüzüme...
  Evet evet, fısıldadın. Nefesin saçlarımı yaladı.
  
  Sen reform, sen rönesanstın.
   
  Sokaklarım artık cıvıl cıvıl. Huzursuz, çatlak tek bir ses yok. İdam sehpalarımı yaktım, cellatlarımı azad ettim, insanlarımla barış imzaladım ben.
  Her sabah yatağımdasın. Hep gözlerin açık. Hep gülümsüyorsun.
- Uyumadın mı? diye sormuyorum.
  Uzanıp öpüyorum.
  Bir kelebek uçuyor. Ertesi gün bir başkasını göreceğimizi biliyoruz.
  Gülümsüyorsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder